T24 Dış Haberler
Kolombiya hükümeti, milyarlarca dolar değerinde bir kargo içerdiğine inanılan 1708 tarihli San José kalyonu batığından objeler çıkarmaya çalışacağını açıkladı.
Genellikle “gemi enkazlarının kutsal kasesi” olarak adlandırılan 300 yıllık enkaz, hem arkeolojik hem de ekonomik bir hazine olması nedeniyle tartışmalara neden olmuştu.
“Bu bir hazine değil, arkeolojik enkaz”
Kolombiya Kültür Bakanı Juan David Correa, ilk girişimlerin Karayipler’deki okyanus koşullarına bağlı olarak Nisan ve Mayıs ayları arasında yapılacağını söyledi. Correa bunun bilimsel bir keşif gezisi olacağı sözünü verdi. Correa, Devlet Başkanı Gustavo Petro ile yaptığı görüşmenin ardından “Bu bir hazine değil, arkeolojik bir enkaz” dedi. Correta, “Bu bizim sualtı arkeolojik araştırmalarında ön saflarda yer alan bir ülke olmamız için bir fırsat” ifadelerini kullandı.
Ancak geminin İspanyol kontrolündeki kolonilerden 11 milyon altın ve gümüş sikke, zümrüt ve kurtarılması halinde milyarlarca dolar değerinde olabilecek diğer değerli kargoları barındırdığına inanılıyor.
Correa, enkazdan muhtemelen robotik veya dalgıç araçlarla çıkarılan malzemenin analiz için bir donanma gemisine götürüleceğini söyledi.
San José kalyonu 300 yıldan daha uzun bir süre önce İngiliz gemileriyle girdiği savaşta batmıştı. Geminin yeri 2015 yılında tespit edildi ancak yasal ve diplomatik anlaşmazlıklara neden oldu. Gemi, batık hazinenin haklarının kime ait olduğu konusunda ABD, Kolombiya ve İspanya arasında yasal çekişmenin konusu oldu.
BM’den Kolombiya’ya çağrı
2018 yılında Birleşmiş Milletler kültür ajansı Kolombiya’ya batıktan ticari olarak yararlanmaması çağrısında bulundu.
Sualtı kültür mirasını koruyan Unesco uzmanlar kurulu Kolombiya’ya bir mektup göndererek, hazinenin tarihi değerinden ziyade satış için geri kazanılmasının “önemli bir mirasın telafi edilemez kaybına neden olacağı” yönündeki endişelerini dile getirdi.
Mektupta “Kolombiya’nın kültürel mirasının ticari olarak sömürülmesine izin verilmesi, özellikle UNESCO Sualtı Kültür Mirası Sözleşmesi’nde ortaya konan en iyi bilimsel standartlara ve uluslararası etik ilkelere aykırıdır” denildi.