Örgütün değil Türkiye’nin ulus devlet yapısı feshediliyor

“`html

Prof. Dr. Ümit Özdağ’dan PKK Üzerine Değerlendirmeler

Prof. Dr. Ümit Özdağ, PKK terör örgütünün varlığına son verme açıklamasının ardından gelen coşku ve başarı temalı yorumları eleştiriyor. Geçmişte yaşanan Annan Planı, AB üyelik süreci ve Dolmabahçe mutabakatı gibi siyasi başarılara benzer bir atmosferin oluştuğuna dikkat çeken Özdağ, Silivri Cezaevi’nde bulunduğundan ötürü gelişmeleri uzaktan takip etmek zorunda kaldığını belirtti.

Özdağ, yazdığı bu satırları bir cezaevinde ağır bir koku ile mücadele ederken yazıyor. Bu zor duruma düşmesinin sebebi, yaşanmakta olan sürece dair sorular sorup tespitler yapmak istemesi. Kendisinin cezaevinde olmasına rağmen, Zafer Partisi’nin gündeme taşıdığı iddiaların önemli olduğunu vurguluyor.

Barış kavramının, bir devlet ile en kanlı terör örgütü arasındaki mücadeleyi ifade etmenin yanıltıcı olduğunu savunan Özdağ, Türkiye Cumhuriyeti’nin yapısının, farklı halklar arasında bir mücadeleye sahne olmadığını belirtiyor. Barış söylemlerinin, PKK ve destekçileri tarafından kullanılarak terör örgütünün meşrulaştırılmaya çalışıldığını vurguladı.

Özdağ, 1980-1990 yıllarında binlerce insanı hedef alan PKK’nın, güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirildiğini ve bu nedenle bugünün genç neslinin örgütün cani yapısını hatırlamadığını dile getirdi.

PKK’nın kendini feshettiği yönündeki açıklamalara dair bazı ana noktaları da paylaşan Özdağ, durumu 13 maddede özetledi:

PKK’nın Fışkıran Tehlikeleri – 13 Madde

  1. PKK, 27 Şubat 2025’te A. Öcalan’ın açıklaması çerçevesinde varlığını kendiliğinden sonlandırdığını belirtiyor, ama gerçekte teslim olmaktan kaçınıyor ve kendini galip olarak görüyor.
  2. PKK’nın yapılandırmasını sonlandırması, demokratik siyaset ve hukukun tanınmasına bağlıdır. Dolayısıyla, silah bırakma ve fesih şartlara bağlanmıştır.
  3. PKK, varlığını sona erdirmek için yapılacak yasal ve anayasal değişikliklere ihtiyaç duymaktadır; bu değişikliklerin ne olacağı henüz belirsizdir.
  4. Örgüt, müzakereler sırasında farklı grup liderleri arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle terör eylemlerine devam etme tehdidinde bulunmuştur.
  5. PKK, Lozan Anlaşması’nın iptaline yönelik bir saldırıyla başlamıştır ve bu, uluslararası antlaşmaların ihlali anlamına gelir.
  6. Öcalan, “demokratik siyaset” değişiklikleri talep ederek infaz yasalarında değişiklik yapılmasını istemektedir; bu durum potansiyel bir af hazırlığı olarak görülmektedir.
  7. PKK’nın Suriye kolu YPG’nin varlığını güçlendirmesi ve PKK’nın İran’daki PJAK ile Irak’taki PÇDK’nın etkinliğini sürdürmesi devam etmektedir.
  8. PKK’nın yöneticileri, sadece PKK’nın değil, YPG gibi diğer örgütlerin de üst kademelerini temsil ediyor ve bağlarını tam anlamıyla koparacak durumdadır.
  9. PKK’nın Avrupa kanadı, büyük bir suç organizasyonu olarak faaliyetlerine devam etmektedir; bu yapı, finansal kaynaklarını kaybetmek istemeyecektir.
  10. Öcalan’ın “meşru siyasi aktör” olarak tanınması durumunda, PKK’lıların serbest kalmaları ve güçlerini artırmaları mümkündür.
  11. Öcalan’ın etkisiyle bu süreçte yasal düzenlemelerin yapılması bekleniyor; bu durum demokratik yapımıza ciddi tehdit oluşturabilir.
  12. Kısa vadede Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısı tehdit altına girebilir; bu, bölgemizde siyasi parçalanmayı tetikleyebilir.
  13. Sonuç olarak, Türkiye’nin üniter devlet yapısından feragat etmesi, doğu gibi karmaşık bölgelerde parçalanmalara sebep olacaktır.

Sonuç Olarak

Özdağ, PKK’nın kendini tasfiye etme stratejisinin, zayıf bir durumda olmasına rağmen bir galibiyet gibi sunulmak istendiğini savundu. Terör örgütünün, yeni yapılanmalarıyla gelecekte politik alanda daha fazla varlık göstereceğine öngörmektedir. Özgürleştirilen Öcalan’ın, muhtemelen gelecekteki seçimlerde önemli bir avantaj sağlayacağını belirtmektedir.

Orta Doğu’daki dinamiklerin terörizmi beslemeye devam etmesi durumunda, terörsüz Türkiye’nin mümkün olmayacağını ifade eden Özdağ, Suriye, Irak ve İran’daki PKK varlığının bu durumu pekiştirdiğine dikkat çekiyor. Türkiye’nin bu soruşturmalar karşısında kayıtsız kalamayacağını vurgulayarak, sorumlu ülkelerden beklenenin, terörizmi kökünden temizlemek olduğunu belirtiyor.

“`

Related Posts

Gazeteci Fatih Altaylı’nın tutuklanmasına tepkiler

“Cumhurbaşkanına tehdit” suçlamasıyla dün akşam saatlerinde gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı’nın tutuklanmasına siyasilerden peş peşe tepkiler geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan İİT Zirvesi’nde: İran halkı bugünleri de atlatacak, İsrail savaşı bölgeye yaymaya çalışıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi’nin 51. Oturumunu açarak önemli mesajlar verdi. Erdoğan, “kritik dönemde” gerçekleştirilen toplantının etkilerinin tüm dünyada hissedileceğini belirterek, “İsrail savaşı bölgeye yaymaya çalışıyor” dedi.

İngiltere’den İran kararı

İngiltere, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ardından İran’daki büyükelçilikte görev yapan İran’daki büyükelçilik çalışanlarını geri çekti.

İmamoğlu’nun diploma davasına bakan hakim değişti

Hakimler ve Savcılar Kurulu Kararnamesinin yayınlanması ile çok sayıda yargı üyesinin görev yeri değişti. Yaşanan gelişme ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan diploma iptal davasına bakan 5. İdare Mahkeme Başkanı değişti

“Etkin pişmanlık ifadeleri baskı ve tehditle veriliyor” yorumlarına soruşturma!

“Etkin pişmanlık ifadeleri baskı ve tehditle veriliyor” yorumlarına soruşturma!

Finalde ‘Türkiye’yi isteyen İsrailli eski futbolcu Eyal Berkovitch’den geri adım

Geçtiğimiz günlerde çıktığı televizyon programında, “Çeyrek finalde Hamas’ı penaltılarla geçtik, yarı finalde İran’ı yendik. Finalde ise Türkiye var.” ifadeleri kullanan ve İsrail’in nihai hedefini kameralar karşısında söyleyen İsrailli eski futbolcu Eyal Berkovitch, aynı kanala çıktığı en son programda söylediklerinin hepsinin şaka olduğunu, Türklerden binlerce mesaj aldığı söyledi. Siyonist futbolcu, Türkiye’ye ve Türk milletine hakaret etmekten de geri durmadı.