Politico yazdı: NATO’nun kötü çocukları: Türkiye ve Macaristan kendi oyunlarını oynuyor

Politico’da yer alan habere göre, Türkiye ve Macaristan, Trump’ın başkanlığına hazırlanıyor ve ittifakta kendi yollarını çiziyor.

İşte o haber:

Türkiye ve Macaristan NATO zirvesine pazarlık ve uzlaşmaya hazır bir şekilde geldiler.

İlk bakışta ikisi de ittifakın sağlam üyeleri. Macaristan, ittifak hedefinin üzerinde, GSYİH’nın yüzde 2,1’ini savunmaya harcıyor ve ordusunu çağdaşlaştırıyor. Türkiye, ABD’den sonra NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip

Ancak ne Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ne de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 32 üyeli ittifakın geri kalanı için rahat birer ortak değiller. Popülist ikilinin daha geniş ortak çıkarları var.

İkisi de Rusya ile oynuyor, Ukrayna’yı desteklemek konusunda tereddütlü davranıyor ve dış politikaları çoğu zaman NATO öncelikleriyle çelişiyor.

NATO’nun tamamen savunma amaçlı bir ittifak olmasını sağlamaya çalışıyorlar başka bir deyişle, burnunu Ukrayna’dan uzak tutmasını istiyorlar. Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri’nde olası bir hükümet değişikliğine hazırlanıyorlar ve Donald Trump’la yakınlaşıyorlar.

Orbán, Moskova ve Pekin’deki çok eleştirilen toplantısından Washington’a varır varmaz Erdoğan ile oturdu. Perşembe günü ilerleyen saatlerde, Mar-a-Lago’da Trump’a kur yapmak için Florida’ya uçması gerekiyordu.

Orbán, NATO zirvesini, kendisine biçtiği “barış” misyonunu vaaz etmek için son platformu olarak kullandı. Bu misyon, savaşın kışkırtıcısı olan Rus lider Vladimir Putin’in koyduğu şartlara göre Ukrayna’daki savaşı sona erdirme çabasıydı.

Orban’ın ofisinden yapılan açıklamada, Erdoğan ile görüşmenin ardından “Rusya-Ukrayna savaşı konusu ele alındı” denildi ve Macaristan Başbakanı’nın “Türkiye’nin şu ana kadar çatışmada başarılı olan tek arabulucu olması nedeniyle Macar barış misyonunun desteğini istediği” belirtildi.

Macaristan, Batılı silahların transferini koordine etmek ve Ukraynalı askerlere eğitim vermek suretiyle Ukrayna’ya destek sağlamayı amaçlayan ittifakın yeni misyonundan çekilmeyi tercih eden tek NATO ülkesi oldu.

Orbán, zirveye gelmeden haftalar önce, dönemin Hollanda Başbakanı Mark Rutte’yi bu pozisyona saygı duyduğunu belirten bir belgeyi imzalamaya ve onaylamaya zorladı; Rutte’nin NATO’nun bir sonraki genel sekreteri olma teklifini onaylamadan önce yapması gereken bir secdeydi bu.

PAZARLIK KOZLARI

Türkiye, adaylığını imzalamadan önce Rutte’yi de sıkıştırdı. Şimdi, ABD ve Avrupa diplomatlarının üzüntüsüne rağmen, iki NATO yetkilisine göre Ankara’nın yeni bir talebi var: Türkiye’nin 2026’da NATO zirvesine ev sahipliği yapması.

Türkiye, çarşamba akşamı yayınlanan NATO zirve bildirgesiyle de son dakika sıkıntısına yol açtı.

Bir diplomat, Türkiye’nin bu hafta başında çeşitli noktalarda “bildirgeyi yeniden açtığını” belirterek, metnin hazırlanmasına ilişkin müzakerelerin ileri bir aşamada olması nedeniyle bu hareketin “nadir” olduğunu söyledi.

Son olarak bildiride NATO ülkelerinin “2025 Haziran ayında Hollanda’nın Lahey kentinde yapılacak bir sonraki Zirve’de tekrar bir araya gelmeyi ve ardından Türkiye’de bir toplantı yapmayı sabırsızlıkla bekledikleri” belirtildi. Format ve zamanlama ülkelerin ayrıntıları daha sonraki bir aşamada belirlemeleri için kasıtlı olarak belirsiz bırakıldı.

Ankara ayrıca NATO-AB iş birliğine yapılan atıfı yumuşatmaya çalıştı. Bu konu, AB adaylığı sadece ismen var olan Türkiye için hassas bir konu oldu. Ancak bu konuda Türkiye daha az ilerleme kaydetti.

ERDOĞAN’IN HOŞUNA GİTMEYECEK

Sonuç olarak NATO bildirisinde ittifakın “transatlantik ve küresel güvenliğe olumlu katkıda bulunan, NATO’yu tamamlayan ve NATO ile çalışabilen daha güçlü ve daha yetenekli bir Avrupa savunmasının değerini kabul ettiği” belirtiliyor. Bu Erdoğan’ın hoşuna gitmeyecek ancak savaşlarını seçmesi gerekiyor.

ABD ve Avrupa diplomatlarının üzüntüsüne rağmen Ankara, Türkiye’nin 2026 NATO zirvesine ev sahipliği yapmasını talep ediyor.

BENZER AMA AYRI

NATO’daki Batılı diplomatlar birkaç yıldır Ankara-Budapeşte tangosunu izliyorlar.

NATO müttefikleri için en büyük baş ağrısı, her iki ülkenin de İsveç’in NATO’ya katılım teklifini ağırdan almasıyla ortaya çıktı. İsveç, 2022’de teklifini sundu ve ancak 600 günden fazla bir süre sonra onaylandı.

Bu ikisi daha geniş ittifak açısından bazı zorluklara yol açsa da talepleri her zaman aynı doğrultuda olmuyor.

Macar yetkililer, Ankara’nın ABD’ye F-16 savaş uçağı satışını güvence altına almasının ardından ocak ayında Türkiye’nin İsveç’in başvurusu üzerine hareket ettiğinde özel olarak hazırlıksız yakalandıklarından şikâyet ettiler. Macaristan buna karşılık İsveç üzerine hareket etmeye başladı ve dört İsveç Saab JAS Gripen savaş uçağı daha satın almak için bir anlaşma sağladı.

Orban ve Erdoğan ittifaktaki diğer isimlerle yollarını ayırıp Putin’le görüşmüş olsalar da Ukrayna konusundaki tutumları tam olarak aynı değil.

Macar lider, NATO’nun Ukrayna’daki rolünü baltalamaya çalıştı ve Putin’in savaşla ilgili konuşma noktalarını papağan gibi tekrarlayarak, Ukrayna’nın üstün Rus güçlerine karşı direnemeyeceğini ilan etti. Macaristan’ın ayrıca Rus doğalgazı alımlarını sona erdirme konusunda AB’nin geri kalanını takip etme niyeti yok.

Türkiye, Ukrayna’nın “toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığına” destek verdiğini ilan ediyor ve Rusya ile büyük gaz alımları da dahil olmak üzere canlı bir ticaret ilişkisini sürdürürken Kiev’e silah gönderiyor.

Her ikisi de NATO’yu çatışmaya dahil etmekten çekiniyor. Erdoğan, X’e ittifakın “Ukrayna’yı desteklemek için adımlar tasarlarken savaşa taraf yapılmaması gerektiği” uyarısında bulundu.

NATO’nun geri kalanıyla çok farklı politikalara sahip olmasına rağmen, ittifak her iki ülke için de temel bir dış politika önceliği olmaya devam ediyor. Gerçekten de Orbán zirveye vardığında bir saygı duygusu bile sergiledi, resmi bir fotoğraf için sahneye çıkarken NATO patronu Jens Stoltenberg ve ABD Başkanı Joe Biden’a fiziksel olarak eğildi.

Türkiye’nin NATO’dan çok daha geniş çıkarları var. Ordusu Suriye’de ve düzenli olarak Irak’a geçiyor. Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan gibi eski Sovyet ülkelerini içeren bir Türk bloğu oluşturmaya çalıştı. Ayrıca düzenli olarak NATO’nun terörizmle mücadeleye daha fazla odaklanmasını talep ediyor, bu da ulusal çıkarlarına hizmet eden bir gündem.

Orban, bu ayın başlarında Türk Zirvesi’nde gayriresmi bir görünüm bile sergiledi, bu da ona AB’nin en üst düzey diplomatı Josep Borrell’den sert bir eleştiri getirdi.

Erdoğan, Biden ve Stoltenberg’le görüşmesinden birkaç gün önce Kazakistan’a giderek Pekin ve Moskova tarafından kurulan güvenlik ve savunma örgütü Şanghay İş birliği Örgütü’nün toplantısına katılmış ve tam üyelik talebinde bulunmuştu.

Ancak Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, POLITICO’ya verdiği son röportajda, “Avrupa-Atlantik bölgesinin en etkili güvenlik örgütü NATO’dur… Başka bir oluşuma gerek olmadığını düşünüyoruz.” dedi.

patronlardunyasi.com

Author: Seher Alp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir