Aklımızı kurcalayan, hayallerimizin sınırlarınızı zorlayan bilim kurgu türündeki yapımlar, geleceğe dair birçok şeyi tahmin etmeyi başarmış, hatta günümüzde kullandığımız birçok yeniliğe ilham kaynağı olmuş.
Özellikle bulunduğumuz dönemde çıkan bilim kurgu filmlerini izlerken, genellikle gördüğümüz şeylerin asla gerçek olmayacağını ya da çok uzun bir süre sonra gerçekleşebileceğini düşünürüz. Yine de insanların bundan 10 – 20 yıl önce izlediği filmlerde de aynı şeyi düşünmüş olabileceğini ama fantastik denebilecek birçok şeyi bugün günlük hayatımızda kullandığımızı hatırlatmakta fayda var. Biz de önce bilim kurgu filminde çıkmış, belirli bir zaman sonra gerçekleşen bazı teknolojik yenilikleri listelemek istedik.
Bluetooth kulaklık
Efsanevi Star Trek serisini, uzayla ilgili olan çoğu kişi bilir. Aslına bakarsanız ilk önce bu seride çıkmış, daha sonra günlük hayatımıza girmeyi başarmış birden fazla teknolojik icat bulunuyor. İlk sırada ise hayatımızı son derece kolaylaştıran Bluetooth kulaklıklar bulunuyor.
Star Trek’te yer alan Nyota Uhura karakteri, hem dizide hem de filmlerde son derece zeki, bilgili ve ekipte iletişimden sorumlu bir subay. Star Trek: Enterprise dizisinde Uhura’nın kulağına taktığı ve ekiple iletişimini kolaylaştıran şey ise, kablosuz kulaklık. Film boyunca bu kulaklığın Bluetooth ile çalıştığı elbette dile getirilmiyor sadece teorik olarak gösteriliyor ancak Bluetooth kulaklıkların Star Trek: Enterprise finalinden hemen sonra piyasaya sürüldüğünü ancak popüler olmak için uzun yıllar beklemek zorunda kaldığını belirtmekte fayda var.
Belirli anıları sildirmek
Hafıza sildirme tekniğinin en güzel işlendiği yapımlardan birisi, Eternal Sunshine of the Spotless Mind (Sil Baştan) filmidir. Hatırlayacak olursanız 2004 yapımı bu filmde Clementine, eski sevgilisi Joel’i tamamen unutabilmek için o dönemde sıklıkla kullanılan bir yöntemi tercih etmiş, bazı anılarını sildirmişti.
Açıkçası filmde uygulanan tekniğin aynısı uygulamam pek mümkün değil. Yani bir kliniğe gidip “falanca kişi ile olan anılarımı silin” diyemiyorsunuz. Hafıza sildirmeye yönelik en iyi teknik, 2013 yılında ortaya çıkmış, bilim insanlarıhayvanların belirli anılarını silebilecek ve tek dozda işe yarayan bir hap geliştirmişti. Söz konusu hap, 3 aylık fareler üzerinde denenmişti ve 3 hafta sonra bile silinen anıların geri gelmediği gözlemlenmişti.
Bilim dünyasında hala geliştirilmekte olan ve anı silmek için kullanılan bazı teknikler bulunuyor. Bu tekniklerin başında, çoğunlukla beyin tümörü tespit etmek için kullanılan Gamma Knife cihazı, bir başka deyişle ışın tedavisi bulunuyor. Ancak bu teknik, aşk acısı çekip eski sevgilisini unutmak isteyen insanlarda değil, şizofreni ve bipolar bozukluk gibi ciddi anlamda mental rahatsızlık çeken insanlar için kullanılıyor.
3D yazıcılar
1983 yılında Chuck Hull tarafından icat edilen 3 boyutlu yazıcı, icat edildiği ilk günlerde yaygın bir kullanım alanına sahip değildi ancak teknolojinin gelişmesiyle birlikte 3D yazıcı kullanılarak bina inşa edebilecek bir duruma geldik.
3 boyutlu yazıcıya en benzer cihaz, 1966 yılında yayın hayatına başlayan Star Trek: The Original Series’te ortaya çıktı. Star Trek izleyenlerin çoğu, üretim ve geri dönüşüm için kullanılan Replicator adındaki cihazı anımsar. İlk başlarda sadece yiyecek ve içecek tarzı şeylerin üretildiği bu makine, ilerleyen zamanlarda daha kapsamlı parçalar için kullanılmaya başlanmıştı.
Skype / Zoom
Görüntülü konuşma uygulaması Skype’ı zaten uzun zamandır kullanıyorduk ancak pandemi ile birlikte Zoom da yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı ve özellikle iş dünyamızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Skype 2003, Zoom ise 2011 yılında piyasaya sürüldü ancak 2001: Space Odyssey filmi, görüntülü konuşmanın erken habercilerinden birisi oldu.
Büyük ihtimalle Space Odyssey’de yer verilen birçok teknolojik yenilik, bu listedeki tüm sıraları kapacak cinsten ancak biz, Dr. Heywood Floyd’un bağlandığı bir uygulamaya değinmek istiyoruz. Uzayda görev üzerindeyken ailesi ile görüşmek isten Floyd, dakikası 85 cent karşılığında bu uygulamayı kullanarak görüntülü konuşma imkanına erişebiliyordu.
Sürücüsüz arabalar
Sürücüsüz arabaların yavaş yavaş otomobil sektöründe önemli değerler kazandığı bir gerçek. Otonom seviyesi yüksek otomobillerde sürücülere artık neredeyse hiç gerek duyulmuyor. Elon Musk’ın CEO’su olduğu Tesla da bu konuda öncü markalardan birisi haline geldi.
Elon Musk’tan çok daha önce, sürücüsüz araba fikrini ortaya atan ilk yapım, 1990 yılında beyaz perdede çıkan ve Arnold Schwarzenegger’in başrolünde oynadığı Total Recall (Gerçeğe Çağrı) filmi oldu.
Filmde Schwarzenegger, sürücüsünün robot olduğu bir taksiye biniyor ve tehlikeli bir görev üzerindeyken kontrolün bir robotta olmasından pek hoşnut olmuyor. Robotla sanki insanmış gibi tartışmaya giren aktör, ilerleyen sahnelerde robotu yerinden sökerek kontrolü devralıyor. Günümüzde piyasaya sürülen sürücüsüz otomobillerin bu araçla uzaktan yakından alakası olmadığını biliyoruz, ancak teorik olarak düşündüğümüz zaman her iki aracın da vermek istediği hizmetin aynı olduğu kaçınılmaz bir gerçek.
Uçan arabalar
Cyberpunk tarzında, bilim kurgu filmi denildiği zaman akla ilk Blade Runner filmi gelir. 1982 yapımı bu film, 2019 yılında gelişen teknolojileri konu almış ve hikayede Android insanlar, durmak bilmeyen yağmur ve uçan arabalara yer vermişti.
Blade Runner’ın 2019 yılı için en nokta atışı tahmini, uçan arabalar olmuştu. Filmde şehir içindeki ulaşım, uçan arabalar aracılığıyla gerçekleşiyordu ve bu arabalar günümüz teknolojisinde de yavaş yavaş yer edinmeye başladı. Uçan arabalar daha çok prototip modeller olarak karşımıza çıkıyordu ancak geçtiğimiz haftalarda Çin merkezli otonom hava aracı şirketi EHang, ülkede uçan taksilerin hizmete başladığını duyurdu.
Beyin çipi
Çoğumuzun bildiği üzere Elon Musk sadece sürücüsüz otomobillerde değil, özellikle felçli insanların hayatını kolaylaştıracak teknolojik yenilikler üzerinde de öncü bir isim haline geldi. Ünlü iş insanı geçtiğimiz günlerde Neuralink çipi teknolojisinde önemli gelişmeler kaydettiklerini, 2021 yılı içerisinde çipi insanlar üzerinde denemeye başlayacaklarını açıklamıştı.
Sinema dünyasının en etkileyici filmlerinden Matrix, beyin çipi tarzında bir teknolojiye yer veren ilk yapımlardan oldu. Filmde çip implantı, büyük kalın kablolar aracılığıyla gerçekleştiriliyordu ve açıkçası Neuralink’te de durum aynı şekilde mi olur bilemiyoruz.
Temizlik robotları
Temizlik robotları, özellikle son dönemlerde neredeyse her eve girmeyi başaran bir teknoloji oldu. Elbette siz koltukta otururken camları silen insan görünümlü robotlardan değil, evi silmeye ve süpürmeye yarayan daha minik boyutlardaki akıllı cihazlardan bahsediyoruz. Gerçi Sophia gibi son derece gerçekçi robotların yakın zamanda camlarımızı silecek kadar geliştirilmesi pek de imkansız gözükmüyor.
1960’lı yılların popüler çizgi filmi Jetgiller, temizlik robotlarına yer veren ilk yapımlar arasında yer alıyor. Rosie adı verilen bu robot, evi silip süpürüp ortalığı dağıtan ev sakinlerine sinirlenebiliyordu. Çizgi filmden yaklaşık 50 yıl sonra ise Xiaomi ve Roomba gibi markalar, yukarıda bahsettiğimiz temizlik robotlarını piyasaya sürdü.